Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD, rekabet gücünü, “serbest piyasa koşulları altında bir ülkenin, reel milli gelirinin artmasına paralel olarak yabancı rekabete dayanabilecek mal ve hizmet üretebilme yeteneği” olarak tanımlıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü ILO anayasasının başlangıç bölümünde, şu saptama yapılıyor:
“Gerçekten insancıl koşullara sahip bir çalışma düzeninin, herhangi bir ulus tarafından kabul edilmemesi; kendi ülkelerinde çalışanların durumlarını iyileştirmeyi arzu eden diğer ulusların çabalarına engel oluşturması nedeniyle…”
Serbest piyasa ekonomisi, ekonomik faaliyetlerin tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılabildiği, ekonomik sorunların çözümünün devletin ekonomiye müdahalesiyle değil, arz ve talebin temel belirleyici olarak kabul edildiği fiyat mekanizması aracılığı ile gerçekleştirildiği iş dünyası anlamına geliyor. Bu dünyada, oyunun çerçevesini kurallar çizer. Kuralsız bir serbest piyasa olmaz.
Yukarıda naklettiğim üç tanımı birden göz önüne alırsak, yaşadığımız bazı olumsuzlukları anlama şansımız olabilir. Tanımlara dayanarak şu önermeleri ortaya koyabiliriz:
1-Reel milli gelire paralel olarak rekabete dayanma yeteneğimizi de arttırmak gerekir.
2-Serbest piyasanın serbestliği teknik mevzuatla sınırlanır.
3-İnsani çalışma koşulları ve çalışma hayatı düzenine uymayan ülkeler, uymak için gayret edenlerin önündeki en ciddi engeldir. Ülkeler arası bu etkileşim, şirketler arası boyutta da geçerlidir.
4-Oyun kurallarının dışına çıkarak rekabet edenlerin bulunduğu bir ortam varsa, rekabet gücünüzü sergilemek mümkün olmaz. Haksız rekabet ortamında, rekabet gücü yüksek olan kaybeder.
5-Devlet ekonomiye müdahale etmez ama, mevzuatı hakim kılmak, tüketiciyi korumak, can emniyetini sağlamak gibi sorumlulukları ve buna paralel yetkileri vardır.
6-Talep olmazsa arzın bir kıymeti yoktur. Bu kural emniyete, kaliteye, konfora talep için de geçerlidir.
Bu önermeler ışığında, bina sahipleri, inşaat firmaları, asansör firmaları, uygunluk değerlendirme kuruluşları, muayene kuruluşları ve yetkili kamu kurumu gibi üyelerden oluşan asansör ailesinin performansının iyi olmadığını da söyleyebiliriz.
Bu hafta Türk Standartları Enstitüsü, EN 81-1+A3 standardını yürürlükten kaldırdı ve TS EN 81-20 standardını yürürlüğe koydu. İngilizce olarak!
İnşaat asansörü kazasından sonra TS EN 12159 Standardının İngilizce yayınlanmasını eleştirdiğimizde, bu standarttan belgeli üreticimiz yok cevabını almıştık. TS EN 81-1 den belgeli firmalar yok hükmünde herhalde.